Ana içeriğe atla

ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMINDA GESTALT TEORİSİ UYGULAMASI

             
           Çevremizde kullanmamız gereken yüzlerce ürün var. Ürünleri yeniden kullanmayı öğrenmek zorunda kalabiliyoruz ve bu noktada ürünü tasarlayan tasarımcıya büyük iş düşüyor. Çünkü ürünü öğrenip kullanmada tasarımı büyük bir öneme sahiptir.

1) ALGI: Dış dünyaya ilişkin bütün bilgileri duyum ve algı yoluyla elde ederiz. Duyum izlenimle algı arasında bulunan bir bilinç olgusudur. İzlenim duyumdan önce, aldı duyumdan sonra gerçekleşir.

2) GESTALT ALGI TEORİSİ: Gestalt Teorisi bir psikoloji teorisi gibi görünse de, görsel algının nasıl gerçekleştiği, algılamada nelerin etken olduğunu açıklamaya çalışmıştır.
Gestalt Teorisi Bauhaus okulu sanatçıları tarafından kabul görmüş ve Temel Tasarım dersinin alt yapısını oluşturmak üzere tasarım alanına uygulanmıştır.
Gestalt Teorisi'ne göre bütün parçalardan oluşur, ancak parçalar tek tek bütünü yansıtmazlar.

3) ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMINDA GESTALT TEORİSİ: Endüstriyel tasarımcılar insan ve insan gruplarının yaşam çevreleri ve kullandıkları nesneler ile olan fizyolojik ve psikolojik ilişkilerini inceler. Ve incelemeler sonucu kullanıcı, kullanıcı ihtiyacı, üretim teknolojileri doğrultusunda tasarımını geliştirerek kullanıcıya sunar.
Tasarımın birincil amacı tasarım ne özellikte olursa olsun hedef kitle tarafından anlaşılır olmasıdır. Algılamanın kolay olması için dört önemli gereklilik vardır:

YAKINLIK: Birbirine yakın duran elemanların bir bütün oluşturmasıdır.

BENZERLİK: Belli bir yönden benzer olan elemanlar bir bütün olarak ele alınır.

SÜREKLİLİK: İnsanın algısının uzanan bir şekli, algısından bitiş noktasından devam ettirme isteğine hizmet eder.

KAPALILIK: Bireylerin görsel dünya da algıladıkları uyaranlarda var olan boşlukları doldurarak örgütleme ve bu yolla da kopuk parçalar yerine bütün bir nesne algılamaya eğilimi olmasıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antropometri Nedir           Antropometri; insan vücudunun boyutları ile ilgilenen özel bir bilim dalı olup, Yunanca’da “insan” anlamında kullanılan anthropos ve “ölçüm” anlamında kullanılan metron kelimelerinden türetilmiş olup, antropometri, vücudun belli bölümünün hareketsiz durumu, ağırlık merkezi ve hacim gibi vücudun belli fiziksel özellikleri ve boyutları ile ilgilenen bilim dalı şeklinde tarif etmek de mümkündür. Başka bir ifade ile antropometri; insan vücut ölçüleri ve vücut hareketlerinin mekanik yönleri ile bu hareketlerin frekans ve sınırları gibi insan vücut özellikleri ile uğraşan bir bilim dalıdır. Tasarlanacak sisteme veya mekâna ilişkin kullanıcının gereksinim duyduğu donanımın, aygıtların, yakın çevresinin tasarlanmasında etkili olan, hareketli ve/veya hareketsiz durumda vücut ölçülerinin, kapasitelerinin bilimsel ölçüm metotları kullanılarak saptanması amaçlanır. Vücut ölçümleri genellikle iki son nokta arasında kalan mesafenin...
Ergonomi nedir?         Ergonomiye kısaca " fiziksel çevrenin insana uyumlaştırılması süreci " diyebiliriz. Günümüz endüstri çağında makine-insan arasındaki artan ilişkiler, insana uyumlu çevre, eşya, makine, ofis vs. gibi fiziksel çevre birimlerinin yaratılması çabalarını zorunlu kılıyor. Öyle ki artık sadece fiziksel çevrenin ergonomisinden değil, doğrudan insanın zihnine seslenen bilgisayar yazılımları, Internet, web dizaynı vs. gibi öğelerin de insana uyumundan (Zihinsel algılama, kolay kontrol edebilme ve yönlendirebilme açısından) bahsedebiliyoruz.   Bu anlamda ergonomi, birçok bilimsel disiplinin ortak çalışma alanı olan (Başta mühendislik, mimarlık, tıp, fizyoloji, anatomi, psikoloji, sosyoloji olmak üzere) bir yaklaşımlar bütünüdür. Tüm bu bilimsel disiplinler ortaklaşa bir insana uyumlaştırılmış ideal makine-çevre sisteminin arayışı içindedirler. Elbette ki bu arayışın temel amacı, sadece insanın kendisiyle barışık uyumlu bir çevrede yaşaması deği...
SAĞLAMLIK:YAPI NASIL AYAKTA DURUR?      Bir yapının en önemli kısmı strüktürü ya da onu ayakta tutan sistemdir. Strüktür yeni bir çerçeve ya da kılıf yaratmaktan daha fazla bir şeydir. Seçilen malzemeler ve bunların kütleselliği ya da maddeselliği çağrıştıracak şekilde biraraya getiriliş biçimleri bir kültürün kendisine ve tarihle ilişkisine dair sahip olduğu bakış açısının bir parçasıdır. Bilimsel olarak anlamadan çok önce hepimiz dayanaksız nesnelerin düz bir doğru üzerinde aşağıya doğru yada tam söylemek gerekirse dünyanın merkezine doğru düşecekleri konusunda açık bir kavrayışa sahip oluyoruz. İşte bu durum mimari strüktürün özüdür. Mimarlık algımızın bir kısmı kuvvetlerin yapılarda nasıl ele alındığının empatik çözümlemesiyle uğraşmak zorundadır.  Dikme ve Lento      Strüktürün başlangıcı hangi malzemeden olursa olsun duvardır. Ama duvarlarla çevrili bir odada ışık ve görüş olmadığı için bu duvarın açılması gerekir. Bu açığın üzerindeki bloklar ya...